Korona virüsünden 126 kişi daha öldü
Türkiye'de bugün korona virüsünden 126 kişinin öldüğü açıklandı. Böylece ölenlerin sayısı 1769'a ulaştı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Vaka sayımızda artış devam etmektedir ancak artış hızının düşmekte olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki günlerde plato oluşturması şaşırtıcı olmayacaktır" dedi

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısı sonrası önemli açıklamalarda bulundu.
 
Koca, "Biz bir İspanya bir Amerika değiliz, hastalığa erken müdahale etme imkanlarımız var. Teşhis konan biriyle temasınız olmuşsa hiç vakit kaybetmeyin" şeklinde konuştu.
 
Koca, Türkiye'de son 24 saatte kaydedilen koronavirüs verilerini de açıkladı. Bu verilere göre oluşan tablo şöyle:
 
17 Nisan 2020
 
Test sayısı: 40 bin 270
Vaka sayısı: 4 bin 353
Vefat sayısı: 126
İyileşen sayısı: Bin 542
Toplam sayılar
 
Toplam test sayısı: 558 bin 413
Toplam vaka sayısı: 78 bin 546
Toplam vefat sayısı: 1769
Toplam yoğun bakım hasta sayısı: 1845
Toplam entübe hasta sayısı: Bin 14
Toplam iyileşen sayısı: 8 bin 631
 
 
 
"Virüsü sokaktan alıp evinize taşımayın"
 
"Virüsün gücü denemeye kalkacağımız bir güç değil" diyen Koca, "Dünyanın virüsü başta hafife alması bir felaket oldu. Küçük bir pazar yerinden dünyayı istila eden virüs ülkemizde. Mahallemizde belki sokağımızda. Hazır mücadele yoluna girmişken tedbirleri eskisinden daha sıkı tutun. Virüsü sokaktan alıp evinize taşımayın. Sokağa çıkmayanlar bu mücadelenin görünmeyen kahramanlarıdır" dedi.
 
"Yoğun bakım ihtiyacı yüzde 11'den yüzde 4'e düştü"
 
"Bugüne kadar sağlığa yapılan yatırımların ne kadar yerinde olduğunu toplum olarak bir kez daha test etmiş olduk" diyen Koca, şöyle devam etti:
 
"Daha önce Çin’den gelen bilgilerin aksine kendi tedavi algoritmamızı oluşturarak vakalara erkenden ilaç bağışladık. 65 yaş üstü komovid hastalığı olup kendisi başvurarak hastaneye yatan vakalarda yoğun bakım ihtiyacı yüzde 11 iken, filyasyon sonrası takip altında olup erken tedaviye başlananlarda yoğun bakım ihtiyacı yüzde 4 oldu. Entübasyon ihtiyacı yüzde 5.741’den yüzde 2.43’e düştü"
 
"65 yaş üstü ve 20 yaş altı yasağı olumlu netice verdi"
 
Evde izolasyonun olumlu sonuç verdiğini kaydeden bakan, ileri yaşta pozitif vaka sayısında belirgin azalma görüldüğünü söyledi. Koca, şu bilgileri aktardı:
 
"65 yaş üstü sokağa çıkma yasağından önce vaaların yüzde 35’i 65 yaşından büyüktü, kısıtlamadan sonra bu oran yüzde 18’e düştü. 65 yaş üstü hastaların en büyük risk grubu olduğunu biliyoruz. Ama bunun sonucunu görüyor ve tedbirlerin ısrarla uygulanmasını talep ediyoruz."
 
"Önümüzdeki günlerde plato oluşturulabilir"
 
Koca, "Hastanelerimizde sağlık personelimiz aynı gayretle görevlerine devam etmektedir. Önümüzdeki günlerde plato oluşturması şaşırtıcı olmayacaktır" ifadelerini kullandı.
 
"Biz İspanya, Amerika değiliz"
 
Artan test sayısına rağmen vaka artış hızının azaldığını söyleyen Koca, "Diğer ülkelerden farklıyız. Hastanelerimizin yoğun olduğunu düşünüp belirtilerinizi göz ardı etmeyin. Başvurun, size hizmet verecek güce sahibiz. Tedavi için geç kalmayın. Geç kalmanız akciğer iltihabına yol açabilir. Hala yoğun bakımda olan hastalarımızın şikayeti olduğu halde genç başvurular olduğunu da unutmayın. Biz bir İspanya bir Amerika değiliz, hastalığa erken müdahale etme imkanlarımız var. Teşhis konan biriyle temasınız olmuşsa hiç vakit kaybetmeyin" şeklinde konuştu.
 
Sağlık Bakanı, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularına yanıt verdi.
 
"Eğer semptomu varsa hastayı şüpheli görüyoruz"
Semptomları gösteren kişiler hastaneye başvurduğunda akciğer filmi isteniyor. Lekelenme varsa testleri yapılıyor. Bu kişilerin testleri negatif çıkabiliyor. Bu kişilere tomografi sonuçlarına göre pozitif tanı konuyor mu?
Biz başından itibaren süreci Bilim Kurulu’nun öneri ve yaklaşımlarıyla sağlık boyutunu yürütmeye çalıştık. Hangi hastanın şüpheli, hangi hastanın Kovidli olduğu, hangi hastanın tedavi edilmesi gerektiğini, gün be gün bu algoritmanın değiştiğini vurgulamalıyım. Eğer semptomu varsa biz bu hastayı şüpheli görüyoruz. Temaslı ve semptomu varsa, veya semptomu varsa test yapılması gerektiği rehberde yapılıyor. İlla tomografi pozitif olunca test yapılır diye bir kural yok. DSÖ’nün tanımlamasında eğer PCR testi yapabilecek ülke ise, testte şüpheli vaka oldu, pozitif olan vakanın bildirilmesi gerektiğini açık söylüyor. Dolayısıyla şüpheli olan vaka tanımı belli. Doğrulanmış olan vakanın tanımı da belli.
 
Eğer bir mevsimsel gripten ayrılamama durumu söz konusu ise ona göre ilacını da yazıyoruz. Vatandaşı tedaviden mahrum etmiyoruz.
 
"Tedavi uygulamada dünyadan farklılık içindeyiz"
Plato çizileceğini söylediniz. Bu havaların ısınmasıyla birlikte bir rehavet yaratabilir mi?
Evet bu anlamda şu anki tablomuz hasta artış hızımızın düştüğü, ölüm artış hızımızın durağan bir döneme girdiğini, sağlık kuruluşlarımızın, yani yatak doluluk, yoğun bakım doluluk oranı şu dönemde stabilleşti. Bu tablo bizim için sevindirici. Çünkü burada dünyadan farklı olarak yaptığımız uygulamalar var. Hem ilaç uygulaması, hem erken dönemde semptomu olduğunda erken dönemde başladığımız ve ücret almadığımız ilaçtan bahsediyorum. Antiviral olarak kullandığımız favipiravin ilacımız var. Yine makrodit dediğimiz ilaç grubundan ilacımız var. Dünya halen bu hastaları erken cihaza bağlama yaklaşımını sergiliyor. Biz ise bunun doğru olmadığını, erken dönemde yüksek akımlı oksienle entübe etmemenin hasta için son derece faydalı olduğunu görüyoruz. Bütün bunlar dünyadan tedavi uygulamada farklılık içinde olduğumuzu gösteriyor. Demin yine Bilim Kurulu’nda konuştuk. Verilerimizi yeni haliyle paylaştığımız bir kurul oldu. Bu farklılıklarımızı dünyaya yayın yapmak üzere hızlı bir çaba içerisinde olmamız gerektiğini konuştuk. Biz bu farklılıklarımızı dünya bilim insanına hızla yayın yaparak göstermek istiyoruz. Bunu da yapacağımıza inanıyorum.
 
"DSÖ yaptığımız çalışmaları takdir ediyor"
Ölüm rakamlarınd DSÖ’nün iki ayrı kod kullandığı ancak Türkiye’nin tek kod kullandığı ve rakamların eksik iletildiği iddiaları var. Test sonucu gelmeden yaşamını yitirenler listeye ekleniyor mu?
Testi daha sonra çıkanlar pozitifse listeye ekleniyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) bu noktada Türkiye ile ilgili hiçbir sorunu yok. Sorun olduğunu söyleyenler DSÖ Avrupa Bölge Direktörü ve Türkiye Ofisi Direktörü’nün açıklamalarına baksınlar. Ölüm rakamlarımızı ne kadar şeffaf yaptığımıza yönelik açıklamaları oldu. DSÖ, moleküler taramanın yapılmadığı ülkeler için, şüpheli bir kod. Bunun dışında PCR testinin yapıldığı ülkeler için de ikinci bir kod veriyor. Dolayısıyla Türkiye için verilmesi gereken kod doğrulanmış vaka tanımı şeklinde. Bu anlamda hiçbir sorun yok. DSÖ de zaten bu anlamda üstelik, yaptığımız çalışmaları, bildirimleri takdirle anıyor. Biz ülkemize, sağlık çalışanlarımıza, sağlık ordumuza güvenelim. Ve gerçekten ölüm sayılarımızdaki düşüş, sağlık çalışanlarımızın tedavideki farklı yaklaşımı ve yoğun bakımdaki pratik uygulamalarımız. Bunu yayınlarla da dünyaya biz göstermek istiyoruz.
 
Ercüment Ovalı konusu: "Sosyal medya üzerinden insanların umuduyla oynanamaz"
Ercümen Ovalı’nın çalışması gündemde. Geçtiğimiz saat içerisinde Ovalı bunun yeni bir ilaç olmadığını, var olan bir ilacın tedavide kullanabileceğini söyledi. Tedbirli bir şekilde de olsa hayat ne zaman normale döner?
Sözü edilen ilaç, uluslararası bir ilaç firmasının patentli ilacı. Türkiye’de ruhsatlı bir ilaç ve kistik fibrozlu hastaları, yani akciğerinde tıkaç olan hastalara uygulanan ve bundan fayda görülen bir ilaç. Burada Kovid-19’la ilgili bu ilacın faydalı olduğuna dair laboratuvar çalışmalarının başladığını da biliyoruz. Biz Türkiye’de özellikle hem aşı hem de tedaviyle ilgili Kovid-19’a özel bütün bu anlamda çalışma yapan üniversite ve kurumlara çağrıda bulunduk. Bununla ilgili ilgili merkeze 23 Mart’ta aşı ve tedaviyle ilgili herhangi bir çalışmanız varsa bunu projelendirip bize başvurun dedik. Dünyada araştırmanın nasıl yapılacağı bellidir. Ve sosyal medya üzerinden insanların umudu ile oynanamaz. Biz, bu topraklara aidiyet içinde olan insanlığa faydalı çalışma yapan herkes bizim için kıymetlidir. Yayın ve araştırma çalışmanın nasıl yapıldığı da çok iyi bilinir. Klinik araştırma için 23 Mart’ta bizim bu çağrımıza cevap verilebilirdi. İlaç ve aşı işi hem milli hem stratejik bir iştir. Sosyal medya üzerinden yapılmaz. Uluslararası firmanın bir ilacı böyle umutlar tüketilerek ifade edilemez.
 
"Asla rahatlamamalıyız"
Biz tedbiri asla elden bırakmamalıyız. Ben ilk günden itibaren süreci Bilim Kurulu’nun da yaklaşımıyla şeffaf bir şekilde aktarmaya gayret ediyorum. Şu an rakamları ve durumu hepimiz biliyoruz. Önümüzdeki 1 hafta 10 gün içerisinde pik noktasına erişebileceğimizi görüyoruz. Devamında, Çin ve Güney Kore’den edindiğimiz tecrübeyle 2 haftalık plato dönemi olacağını biliyoruz. Ama bütün bunlar bizi asla rahatlatmamalı, yeni bir dalgaya asla izin vermemeliyiz.
 
Bu mücadelede çok önemli 3 unsur var; vakayı tespit edip filyasyon dediğimiz taramayı yapmış olmak, iki, tedavide çok güçlü olabilir olmak, bu konularda her ikisinde hiçbir sorunumuz yok, üçüncü bacağı ise izolasyon, izolasyon, izolasyon.
 
"Biz bu hastalığı artık çok iyi biliyoruz"
Biz vakaların Türkiye’de görülmesinden sonra hastalıkla olan bilgilenmelerimizin dünyadan farklı olduğunu gördük. Tedavide nasıl davranılması gerektiğini. Nasıl bir farklılıkla seyrettiğini artık iyi biliyoruz. Hastalığı artık çok iyi bildiğimizi ve kendi algoritmamızı Türkiye olarak geliştirdiğimizi çok net söyleyebilirim. Burada tabi ki Bilim Kurulumuzun çok büyük payı var. 
 
 
 
Independent Türkçe.

Diğer Yazılarımız