
Arınç’tan AKP’li Metiner’e: Nörolojik bir vakasın
‘AKP’nin özgül ağırlığı’ Bülent Arınç, partiden bazı isimleri ve ‘yandaş’ gazetecileri eleştirip “Kral çıplak demenin zamanıdır” dediği için kendisine “İsmini duymak istemiyoruz, yeter artık. Onu partide tutanlara yazıklar olsun” diyen eski AKP milletvekili Mehmet Metiner’e yanıt verdi: “Nörolojik ve psikolojik bir vakasın.”
Dün TV100’de konuşan Metiner, şunları demişti: “Bizim gönlümüzde bir yeri kalmamıştır. İnşallah partimizden de ihraç olur gider. Yeter artık yani. Bülent Arınç’ın ismini duymak istemiyoruz, yeter artık. Onu partide tutanlara da yazıklar olsun diyorum. Kim olurlarsa olsunlar.
Çok açık bir biçimde partime çağrıda bulunuyorum, bir partili olarak. Benim gibi düşünen milyonlarca partili arkadaşım olduğunu bilerek, onların hissiyatına tercüman olarak, lütfen bu adamı partiden ihraç ediniz. Özgül ağırlığının olduğuna inanıyorsa kendi partisini kursun. Abdullah Gül’ün safına geçsin, DEVA Partisi’ne mi geçer, başka yere geçer. Ama yakamızdan düşsün artık ya. Bu Arınç’la uğraşmaktan yorulduk artık ya.”
‘Bu gücü kimlerden aldığını düşünüyorsun’
Bunun üzerine Arınç, Twitter hesabı üzerinden yazılı bir mesaj yayımlayarak özetle şunları dedi: “AK Parti’nin her toplantısına kurucular kurulu üyesi sıfatıyla davet edilen şahsımın partiden ihracını talep edecek cüreti nereden buluyor, bu gücü kimlerden aldığını düşünüyorsun? Sen ki sürekli birilerinin gölgesinde sana ihsan edilenle beslenen, ondan alacağını tüketip sonrakine geçen bir zavallısın. Tam da bu sebeple geçmişinden nedamet getirmeyi alışkanlık haline getirmişsin. HADEP’te siyaset yaparken Milli Görüş yıllarından nedamet getirdin. Liberal oldun, Kürtlüğünden nedamet duydun. AK Parti çatısı altında siyaset yaparken, nasıl olsa duyulmaz özgüveniyle kuytuda köşede, dönemin başbakanı Sayın Erdoğan’a ağza alınmayacak hakaretler ettin. Hakaretlerini önce PKK komplosu diyerek reddettin, bir hafta sonra söylediğini kabullenerek canlı yayında özür dilemek zorunda kaldın.
Özel hayatın, dünün ve bugününle alakalı bildiklerimi ailene hürmeten konuşmuyorum. Benim aidiyetim ne kişilere, ne de kişilerden vücut bulmuş kurumlaradır, yalnızca yüce Allah’a ve onun bana emrettiği değerler bütününe sadığım. O yüzden hangi mevkide olursam olayım doğru bildiklerimi her daim söyledim. İnandığım değerler bütününü dünyevi istikbal uğruna terk etmedim.
‘Ne bir Kürt kadar mert ne de bir Müslüman kadar ahlaklısın’
Eğilmedim, bükülmedim! Ömrümü vakfettiğim davadan bir an olsun dönmedim. Davam, gönül tahtımda huzur ve sükunetle oturmakta. Sizlerin bugün ‘dava‘ dediği şey, dünyevi ihtiraslara batmış. gökten inecek bir damla rahmete hasret çorak bir araziden ibaret. Sense şimdi bu çorak arazide nefes dahi alamamanın yarattığı nörolojik ve psikolojik bir vakasın. Fikirlerim, ideallerim ve davamın bahçesinde gönlüm ferahtadır. Bu bahçeyi terk edenlerse hezeyanlarına her geçen gün yenisini eklemekte, milletin ve Hakk’ın terazisinde bir kuş tüyü kadar siklet çekememektedir.
Maalesef davamın değerler bütününü hazmetmişler azınlıkta kalırken sen ve senin gibilerin çoğunluğu galebe çaldı. Geceleri başımı yastığa koyarken hayıflandığım tek şey budur. Çirkin, kaba, ahlak dışı ve yakışıksız sözlerini sana misliyle iade ediyorum. Hadi iki çift laf daha edeyim de tamam olsun. Sen ne bir Kürt kadar mert ne de bir Müslüman kadar ahlaklısın.”
Ne olmuştu?
Dün Türk Demokrasi Vakfı’nın etkinliğinde konuşan Arınç, bazı AKP’lilerin ‘korktuğunu’, bazılarında ‘paranoya’ geliştiğini söyleyerek şunları demişti: “Tatlı su balığı siyasetçileri var, suya sabuna dokunmadan. Majestelerinin gazetecileri var. Havanın suyun berraklığından bahsederler. Öksürmenin, bağırmanın zamanıdır. Kral çıplak demenin zamanıdır. Allah cesur olana izzet verir. Cesur olan izzet kazanır itibar kazanır.
Ben burada bulunmam Türk Demokrasi Vakfı’nın kuruluş yıl dönümü kutlamaya iştiraktır. Altılı masa ve onların temsil ettikleri ittifak her biri benim katımda saygındır. Düşüncelerine saygılıyım. Onlar gibi düşünmüyorum ama bu fikirlerimi ayrıca bir masada konuşma imkanımız olur. Burada onların hazır bulunması bir mazhariyettir. Hazır bulunmayanlar açısından da sadece üzülüyorum. Gittikleri yolun yol olmadığını söylüyorum.
Televizyon programlarında onların adına konuştuklarını zannettiğimiz insanlar AK Parti’ye yarayışlı işler yapmıyorlar. Her konuşmalarıyla AK Parti’yi daha da aşağı çekiyorlar. Onlar temsil etmesin partimizi, siz temsil edin. Ey genel başkan yardımcıları, ey bir başkası ‘Partimizin düşüncesi budur’ diye neden çıkmıyor, konuşmuyorsunuz? Her şeyi çok bildiğini zanneden bu laf ebesi adamlardan ne zaman kurtulacaksınız?”